Sporda ekip olmanın tadı bambaşka
(İlk 21 k deneyiminden de alıntılar..)
Bundan yaklaşık 3 ay önce ben
sporuma spor salonunda giderdim alırdım ipodu takardım kulağıma biraz koş
bantta biraz cross birkaç yer, karın hareketi, duş al eve dön. Ne bir hocayı
tanırdım ne birini tanırdım ne bir selam ne bir muhabbet ne bir program
yazdırma. Asosyal olduğumdan değil tabii J
normal hayatta sosyallik iyi seviyede ama nedense sporda böyleydi belki böyle
daha iyi oluyor diye düşünüyordum ya da başka türlüsünü bilmediğim için. Arada
kulubün aktivitelerine katılıyordum da o kadar.
Daha sonra Zumba derslerine
gireyim dedim yine orada az çok insan görüyorsun hoca görüyorsun keyifli
geçiyor. Hiç birşey düşünmüyordum Zumba yaparken, tek düşündüğüm bu ayağımı
şimdi nereye atacağım, kollar nasıl oluyor, sıralama nasıldı kaçırdım... Sevdim,
güzelmiş dedim birileriyle eğlenceli böyle hem dans hem spor.
Spor kulübünde 2 senedir Challenge
adı altında aktiviteler düzenleniyormuş ben de bu sene öğrendim. Bu seneki Challenge da Likya Yolu yürüyüşü.
Nisan başlarında bir toplantı yaptılar hadi dedim gideyim ama kimseyi
tanımıyorum hocaları bilmiyorum oturdum bekledim yine de. İlk başta imkansız
gibi gözüktü (buna başka bir yazıda değineceğim ve Likya serüvenini daha
detaylı anlatacağım) ama sonra neden olmasın dedim ve elemelere kadar
antremanlara katılayım dedim. İlk hafta antremanlarda bir sürü tanımadığım
insanla beraber spor yapmaya başladım. Yavaş yavaş tanışmaya başladık. Sohbet
muhabbetler.. Ve ilk trekking aktivitesinde iyice kaynaşmaya başladık J Hocamız zaten süper
bir insan, hem bilgili hem motive ediyor. Daha sonraki derslerde de artık o
nerede o niye gelmedi aa geçen ders nerdeydin
gibi birbirimizi merak etmeye başladık. Antremanlardan artakalan
zamanlarda denk gelirsek beraber koşmaya başladık dışarılarda. Zaten antreman
gereği de Belgrad ormanına gidip yan yana beraber koşuyorduk hem sohbet oluyor
arada hem birbirimize destek oluyoruz gerçekten koşu dediğin bana zor gelen
spor daha keyifli oluyordu.
Benim için asıl deneyim Bozcaada Yarı maraton-10k koşu
haftasonuydu. Eleme kriterlerinden biri de bu koşu turuydu. Belki garip
gelebilir çoğu insana ama cidden önemli birşey sonuçta 9 gün boyunca Likyada
beraber kalacağın kişilerle beraber bir tatil yapıyor gibisin o yüzden zorunlu
tutulması çok da mantıksız değil. Ne derler insan insanı tatilde tanır, aynen
öyle. Orada gerçekten ekip çalışması
olsun beraber konaklama hareket etme olsun çok güzel deneyim oldu ve başarıyla
geçtik de bunu. İyice kaynaştık birbirimize ısındık :D Otobüs yolculuğu,
kahvaltı sofraları, rakı masaları J
denizde yüzmeler olsun. Artık bir grup bir ekip olmuştuk.
Bozcaada ile ilgili bir de şu
var: Öncelikle ilk 21 k mı koşacaktım ve bozcaada parkuru da zormuş, hadi
bakalım dedim yazıldık bir kere dönmek yok. Benim gibi olan iki arkadaşım daha
var daha önce bu kadar koşmayıp ilk 21 k yapan ve benim hızımda olan: Bora ile
Nuray çifti (Fotoğraftaki ekip). Dedik biz beraber koşarız yavaş yavaş en kötü yürürüz. Başladık koşmaya 3 kişi o yokuşlarda cidden
zorlanarak koştuk da koştuk. Benim hedefim hiç koşuyu bırakmamak ne olursa
olsun yürüme hızı da olsa. 9 k ye kadar beraber koştuk güzelce yokuşlarda
onlar bazen yavaşladılar ama ben gaza getirdim yürümesinler diye J 9k de benim dalağım
şişti ağrısı başladı napacağım bıraksam mı bırakacağım galiba derken onlar bana
hep destek oldular derin uzun nefes al, biraz yavaşla hadi diye diye atlattım
ben o acıyı onlarla beraber. 15k geldiğimizde yokuşların çoğu bitmişti ama
yorgunluk da başlamıştı. Onlar arkada kaldılar ben devam ettim hızımı çok
kesmeden. Bu sefer tek kalmıştım, müziğim benimleydi ama nafile, yorgunluk
insanı zorluyordu. 17kye geldim ama sanki kalıp, yürüyemeyecekmişim gibiydi.
Bir yandan diyorum o kadar yokuşları çıktın hadi az kaldı 4k düz yol
yaparsın, öbür yandan diyorum her yanım ağrıdı, çok yoruldum nasıl bitereceğim
kimseler de kalmadı etrafta. O sırada koşuyu bitirip bisikletlerini alıp
antremana çıkan bir ekip gördüm ( bu arada onları gördüğümde biri bana senin de
böyle bisikletin olacak triatlon yapacaksın dese hahaha yok artık derdim – bu
da başka bi konu olsun J)
Onlar bağırdılar hadi çok az kaldı dayan diye. Bu beni anca 500 mt motive
edebildi maalesef. Sonunu düşün diye diye zorladım. Sonra bir baktım bizim üç
kişilik ekipten Bora beni geçiyor gelmiş yetişmiş onu görünce sevindim. Önce
dedim depar mı yapıyor napıyor nasıl geldi J
sonra meğer öğrendik power jelleri içmiş ondan böyle bastırmış J Neyse sonuçta onu
görmek iyi geldi, ha gayret diye motive olurken bir baktım benim buddy Nuray
yanıma geldi. O an onu görünce nasıl sevindiğimi anlatamam. Son 3-4 k bu
sayede çok rahat geçti. Dedim ne güzel yaptı iyi yetişti geldi. Beraber koşmaya
devam ettik. Son 500 mt de bizi gaza getiren diğer ekip arkadaşlarımız oldu
hadi son güç basın 500 mt kaldı hadi diye. Nuray biraz önümde, ben biraz arkada
kaldım. Son artık finishe yakın bastırdım, yandan bizim Likya ekibinden Dilek
de geldi desteğe. Tuttum Nuray’ın elini şaşırdı hadi koş dedim o da Dilek’in
elini tuttu finishe el ele girdik ve o zaman nefesim kesildi ağlamakla koşmanın
sınırı zorlamak arasında kaldı nefes. Gittim hemen sarıldım onlara, sonra
hocamıza.. Gerçekten çok güzel bir duyguydu.
Yani diyeceğim o ki, onlar olmasa
bu kadar iyi geçermiydi? Sanmam. Tabiki insan buna alışmamalı belki yarın öbür
gün tek başına koşabilirsin, koşmak zorunda olabilirsin, mesela uzun yarışlarda
ama onların olduğunu bilmek bir yerlerde, seni destekliyor olduğunu bilmek,
önünden o yolları geçmiş ya da arkadan gelip aynı şeyleri hissedeceklerini
bilmek, aynı duyguları paylaşmak insanı mutlu ve motive ediyor. Bunun tadını
çıkarmak lazım.
Şimdilerde aynı ekip beni gaza
getirdi ve triatlet olmama vesile oldu. Biri kaskını verdi biri şortunu biri
bisikletini. Hadi yaparsın diye diye triatlon yarışına katıldım. Kulübün
triatlon takımına girip bir sürü güzel dostum oldu. Sabahları erkenden buluşup
güneş daha yeni doğarken bisiklete binmeye başladık. Spor salonunu erkenden
açıp beraber yüzmeye başladık.Akşam kulüpten en son çıkanlar olduk, spor
sonrası sohbetler uzar oldu tatlı tatlı. Haftasonu yarış sonrası mangal
planları... Seneye hep beraber IRONMAN70.3 yapma planları... Hem spor hem
arkadaşlık hem keyif hem eğlence...
En güzeli de seni finishte
bekleyen, seni son 100 mt de depara kaldıran, bitince etrafından kimse olmasa
bile (aile,arkadaş,eş, sevgili) gidip sarılıp ağlayabileceğin, senin geçtiğin
yollardan geçmiş çektiğin acıları bilen birilerinin, güzel insanların olması.
Ben şuan gerçekten spor yapmaktan
çok keyif alıyorum ama en keyiflisi bunu güzel bir ekiple yapıyor olmak ve
onlarla paylaşıyor olmak. Benim bu spora olan sevgimi de zaten en çok onlara
borçluyum. Buradan da teşekkür ederim
Bozcaada da 21K koşmak gerçekten her baba yiğidin harcı değil, onun için bir kez daha tebrik ediyorum seni Nazlı. ayrıca çok güzel bir yazı olmuş, hoşgeldin diyorum:) Likya Yolu yürüyüşüyle ilgili de detaylı bir yazıyı da dört gözle bekliyorum senden.
ReplyDeleteBunun dışında yazıda bahsettiğin ekip olma ruhu çok önemli. koşu her ne kadar bireysel yapılan bir spor olsa bile, birileriyle beraber hareket etmek, deneyimlerini paylaşmak, destek aramak ve bulmak çok güzel ve insanı her zaman motive ediyor. bu blogun da en büyük amaçlarından biri bu. koşumuzu, maraton takvimlerini, deneyimleri, iyi kötü bütün tecrübeleri paylaşmak. tekrar eline sağlık, yeni yazılarını heyecanla bekliyorum kendi adıma. Tugce.
çok teşekkürler Tuğçe.. Bende heyecanla sizin yazıları ve bir sonraki ortak aktivitemizi bekliyorum :)
DeleteNaz'm canım buddym ne güzel bir yazı olmuş. Yüreğine,ellerine sağlık. Sen de olmasan acaba ben o 21K yı yoldan geçen at arabasına binerek bitirmez miydim:))) Koşuda seni yanlız bıraktığım anlar için üzgünüm..Çünkü çok çişim gelmişti :)) Çişimi yapıp hemen koştum geldim yanına. Benim finish anında elimi tuttuğun anda içimden birşeyler koptu sanki. İnanamadım, benim için o kadar güzel birşey yapmıştın ki bunun altında ezilmiştim.
ReplyDeleteSenin azmine hayranım. En kötü bitiremezsek yürürüz dedik ama sen hiç yürümedin! Kendi sınırlarını zorladın.Bundan sonrası için de eminim half ironman de yapacaksın ve birgün ironman olarak da göreceğim seni..Bu zamanlarda hep yanında olacağım, seni destekleyeceğim. Seni seviyorum.
Bitanesin :) bende seni seviyorum güzel yarışlarda finishe dogru hep elele olmak dilegiyle...
DeleteNazzzz!... Ben mi delirdim yoksa senin azmin mi içimi burktu ağlaya ağlaya okudum yazdığın Bozcaada maceranı:)) Seninle gurur duydum... GO NAZLI GO!... Öptüm Kuzen:)
ReplyDeleteKuzenn :) çok sağoll... :) beni de duygulandırdın çok
Deletenazliciim bilmem hatirlar misin ama ben hayatim boyunca agir spor yaptim (amerika'ya gelene kadar) ve guzel bir grupla spor yapmanin keyfinin hicbir seyde olmadigini o kadar iyi biliyorum ki;D ama gene de senin ifade ettigin kadar gusel anlatamazdim heralde!
ReplyDeletebiraz da senin yaptiklarini gordukten sonra face'ten 1 bucuk ay once bende basladim tekrardan agir spor yapmaya, su anda yuzmek ve kosmak uzere yogunlasmis durumdayim ama bisikletide eklicem insallah rutinime... turkiye'ye geri donunce de umarim bi yarista katilirim sana;D
durmak yok dewam o zaman! grsrz!
Burcu Guldur
Burcucum valla çok duygulandım o kadar uzun zaman görüşmesek de şuan bunları okumak beni çok mutlu etti.. Ne mutlu bana birşeyler katabildiysem.. Bisikleti ekle çok keyifli katılabilersen orada triatlonlara katıl oradada gruplar var güzel eminim ekip olarak yapabilecegin çok sanslısın unutma amerikadasın ve malzeme erisimin rahat ve uygun fazlasiyla yaris var parkurlar güzeldir, bisiklete binerken seni önemseyen insanlar var o yüzden kıymetini bilmeni ve iyi degerlendirmeni tavsiye ederim. Turkiyeye donunce beraber tabiki katılalım hatta belki kimbilir ben oraya gelirim beraber orada yaparız :) nede olsa vize var bende :)
Deletekendine çok ii bak sağlıklı güzel sporlar
durmak yok tabii :)
Nazlı merhaba, henüz tanışmıyoruz ama keyifle okudum ve çok takdir ettim. Triatlona merakım yok ama ben de inşallah zamanla koşumu geliştiricem. Aslında ben de Likya parkurunu geçmek istiyorum.
ReplyDeleteBir ara bu blogun Istanbulda yaşayanları buluşup bir Belgrad yapalım aslında
bu istanbul'da koşan herkes avrupa yakasında mı yaşıyor yahuu?fenerbahceden başlayan ve coook uzaklara giden denize nazır adalara karşı oldukça keyifli bir sahil yoluda var anadolu yakasında.bilginize:)
ReplyDeleteherkese merhaba,
ReplyDeletetamamen tesadüflerle blogunuzu okudum. bir süredir aklimda olan sey kosmak kosmak sürekli kosmak.. ama yazilarin bir yerlerinde dediginiz gibi bahanelerim cok. hergün birini atiyorum ortaya.
ama artik atmak yok.. bahane yok. yarin ilk isim kendime uygun bir ayakkabi almak olacak. ve size gelismeleri bildirecegim.