Monday, September 17, 2012

Eymir Gölü Canavarı




Dünkü Eymir koşusu, benim için yarı maraton ile barışma amaçlıydı. Izlanda'da kalçamı bıraktıktan sonra koşup koşamayacağımı bilmiyordum, hiç adam gibi antreman da yapmamıştım. Ama yine de bir şekilde başlayıp bitirdim. Überyavaş bir şekilde, 2:30'da. Ama önemli olan zaman değil benim için, en azından bu seviyede.

Organizasyonla ilgili bir kaç noktayı eleştirmek istiyorum huzurlarınızda.
1- Bir koşuda ne olur her kilometreyi işaretlemeyin. Sayılı kilometreler çok zor geçiyor. 2-3 km'de bir koymak ideal bence.
2- Organizasyonda çalışan insanları ya bu işi bilen insanlardan seçin ya da öğretin. Çok basit şeyler aslında. O koşuda hangi kategorilerin olduğunu söyleyin mesela. Örnek; 6. km'deki istasyondan muz almak istedim ama o muzların maraton koşucularına olduğunu söylediler. Dün maraton kategorisi yoktu yarışta. Yarı maraton koşuyorum dedim, ikna edemedim, ancak ikinci turda verdiler. Bir de bana soruyorlar kaç tur koşuluyor bu yarış diye. Bunlar çok temel bilgiler, bunları görevlilerin bilmesi lazım.
3- Tamam belki Eymir gölünün tamamını trafiğe kapamak zor ama bari start-finişin orada ikinci tura başlayacak yarı maratoncular için bir şerit oluşturun. 10km koşup arabasıyla mekandan ayrılacakların arasından yer bulamadım ikinci tura başlamak için.
4- Eğer organizasyonun sitesinde belirli otellerde kalabilirsiniz diye tavsiye veriyorsanız biraz otelleri araştırın. Öncelikle otelin önünde Türkiye'nin en büyük metro inşaatı olmasın mesela. Sonra aynı anda Engelliler Toplantısı olmasın o otelde. Biraz utandım maraton dönüşünde her yerin tekerlekli sandalye kaplı olmasından.
Bu arada yanlış anlaşılmasın, New Balance ve yaristakvimi.com son derece güzel yarışlar organize ediyorlar. Hepsi de keyifli geçiyor ama bazı yanlış gördüğümüz yerleri de söylememiz lazım.

Izlanda'dan sonra bu yarış benim için çok daha rahat geçti iki sebepten dolayı. Birincisi psikolojik olarak 21 km eşiğini aşmıştım, normal şartlarda bitirebileceğimi ve çok koymayacağını biliyordum. Ikincisi de kalçamın sakatlığını kötüleştirmemek amaçlı son derece yavaş koştum. O yüzden çok rahat bir şekilde yarış sonrasında Istanbul'a araba bile sürdüm :)
Bununla beraber dünkü koşuyu, geçenlerde kaybettiğimiz Kemal Merkit'i anmak için koştum. Sadece bir kere ayaküstü tanışma fırsatı bulduğum biriydi, yani kişisel bir bağım yoktu. Ama Paris-Dakar'a defalarca katılması, orada aldığı başarılar, aynı zamanda koşucu olması, pes etmeden son derece büyük ve dayanıklılık gerektiren işler çıkarıyor olması kendisini benim için son derece ilham verici biri yapmıştı zaten. Kalça sakatlığım olmasına rağmen yarış sırasında bazen onu ve diğer ilham veren insanları düşünüp bir şekilde sakatlığımı unuttum; bu sayede bitirebildim yarışı. Kendisine bir rahmet bir teşekkür...

Sıra bu akşam da çıkıp ufak bir rahatlama koşusu yapmakta...

2 comments:

  1. Replies
    1. :) evet biraz defile gibi oldu Tuğçenin deyimiyle. Ama ikisi de el yapımı. Birini ben cuma günü yaptırdım, Kemal Merkit tshirtünü. Diğerini de Tuğçe yaptırdı. Baya da güzel oldu hakkaten, Avrasyayı bununla koşabilirim.

      Delete