Monday, September 30, 2013

RUN ISTANBUL BAĞDAT CADDESİ KOŞUSU: 10 NUMARA 5 YILDIZ

Dün sabah sahilde koşmak üzere evden çıkmış yürürken yerlerde kaldırımlara yollara saçılmış yığınla flyer gördüm. Önce öylesine bir reklamdır herhalde diye düşünüp ilgilenmedim hatta sinir oldum her yeri kirletmişler diye fakat 5 dk içerisinde o kadar çok karşıma çıktılar ki en sonunda merakıma yenip düştüm ve yerden bir tanesini alıp baktım neymiş diye. Ve Olleyyy!!! Meğersem akşam 19'da Bağdat caddesinde geçen sene gerilla katıldığım Nike'ın bu sefer 7K koşusu varmış. Bu arada bir parantez açmak istiyorum. Evet, koşunun her yerde ilanları vardı, biliyorum fakat son bir aydır hayat kontrolüm dışında o kadar hızlı geçiyor ki; zamansızlıktan ve  yorgunluktan günlük antrenmanlarımı gerçekten mecburiyetten aksatmakla beraber,  çok istediğim NB Büyükada koşusuna bile katılamadım kayıt olduğum halde. İşte bu nedenle Nike koşusuyla ilanlarını sürekli görmeme rağmen bir türlü hangi günmüş, ne zamanmış, kesin zamansızlıktan koşamam, neyse daha vardır zaten vs. diyerek ilgilenememiştim. Dün sabah flyerı elime alıp koşunun uzun zamandır ilk kez hiçbir şey yapmama lüksümün olduğu o pazar akşamı gerçekleşeceğini görünce acayip mutlu oldum ve sabah koşusundan vazgeçerek, enerjimi akşam caddeye saklamaya karar verip gerisin geri eve döndüm.

Tabii kayıt filan koşu günü olamazdı. Bir kez daha gerilla koşacaktım. Yapacak birşey yoktu.
Seneye gerçekten yakından takip edip önden kayıt olucam, kendime söz veriyorum.


Fakat takdir edersiniz ki sadece önümde numara taşımıyorum diye kendi mahallemde hazır mis gibi cadde ve sahil yolu  kapanmışken binlerce koşu sevdalısı insanla o enerji seline dahil olmamak kabul edilemezdi benim için. İyi ki de katılmışım çünkü atmosfer çoook iyiydi!!!!

Nike neredeyse bu işi kapmış arkadaşlar. Organizasyona notum on üzerinden sekiz.
Geçen sene koşu parkuru Bağdat Caddesi Suadiye'den başlayıp sahil yoluna dönüyor ve orada sonlanıyordu. Bu sene tam tersine çevirmişler ve sahilde başlatıp caddede bitirmişler ki bence çok daha iyi bir karar olmuş. Zira koşuya başlarken mis gibi deniz havası soluyorsun, gün batımı, muhteşem adalar manzarası ve sahile keyif yapmaya gelmiş spor seven bilinçli kadıköy halkının coşkun tezahüratları eşliğinde.
Parkur cadde tarafına döndüğü zaman ise hava artık kararmış, gecenin karanlığını ışıl ışıl mağaza, cafe ışıkları ve sokak lambaları aydınlatıyor. Vücudun iyice ısınmış fakat zamanlama o kadar iyi ki, sen ısındıkça hava serinliyor. Ayrıca şimdiye kadar gördüğüm ennnnnn iyi türk seyircisi burada!!!!!!  Avrasya Maratonu Anadolu yakasında yapılsın bence, gerçekten bunu diledim akşam! Seyirci kitlesi müthişti.
Yurtdışı yarışları gibi yolun iki tarafında da kalabalık seyirci kitlesi vardı; alkış tutanlar, tebrik edenler, 'gurur duyuyorum sizinle evladım, aferin' diyenler, su uzatanlar, gümbür gümbür davul çalarak ritm tutan bando takımı...
Kendi şehrimde nihayet böyle bir manzara görebildiğim için gerçekten çok duygulandım.
On bin insanın canla başla bu koşuya iştirak etmiş olması, ve yine yüzlerce insanın yol kenarında izleyici olarak moral vermesi, destek olması ve ennn önemlisi hem izleyenlerin hem katılanların keyif aldığı koşuya dair  bir etkinliğine şahit olmak...çoook güzeldi. Kadıköy'ü seviyorum. Kadıköy halkını seviyorum. Kadıköy'lü olmak gerçekten bir ayrıcalık. Keşke bu seyirci kitlesi Avrasya Maratonu'nda da olsa. Herşey ne kadar farklı olurdu...
Organizasyona devam edelim; Parkur yönündeki değişikliği ve yarış saatini geçen seneye göre çok daha başarılı buldum. Başlangıç ve bitiş noktalarında ki karşılama, müzik sistemi, yarış sonrası etkinlik ve ikramlar kısmı oldukça başarılıydı. Ben almadım tabii ki fakat yarış sonrası dağıtılan yeni tshirt olayını çok iyi düşünmüşler. Sırılsıklam bir şekilde eve yollanmak pek keyifli olmuyordu çünkü.  Sahil yolu üzerinde canlı müzik yapılan bir ya da iki tane sahne kurulmuştu. Özellikle sahil yolunu çok güzel dekore etmişlerdi. Kocaman ışıklı Nike balonları, bayraklar, yazılar vs. görsellik adına çok iyi iş çıkarmışlar. Tebrik ederim. Tabii koşu akşam olunca daha da bir şık geliyor insanın gözüne bu detaylar. Göztepe Parkı'ndan caddeye doğru çıkarken yerlere  yapıştırılmış küçük ışıklar, ağaçların arasına çekilmiş fosforlu ipler ve led şeritler gece koşusunun yaralanma risklerini minimuma indirmek üzere düşünülmüş zeki ve estetik detaylardı. Olumsuz yönlerine gelince; başlangıç noktasında yarış öncesi on bin kişiyi üç şeritli yola sıkıştırıp ısınma yaptırmaya çalışmak pek akıllıca bir iş değildi kanımca. Zaten kıç kıça duruyorsun, nasıl eğilicen kalkıcan vs. Buna seneye bir çözüm getirsinler. İkincisi parkur üzerinde yeterince KM işareti koymamışlar resmen. Kaç defa Nike+'a bakmak durumunda kaldım ne kadar mesafe gittiğimi görmek için. Koşuya yeni başlamış biri olsaydım ve kolumda Nike+ olmasaydı, yorulmaya  başladığım noktalarda paniklerdim kesin 'ne kadar kaldı yeaaa?' diye. Irmak Okulları'nın orada bir 2KM işareti gördüm sadece. Onu da sabah yürürken görmüştüm. İnsan Led ışıklarla yazar 2km, 3km , 4km vs. diye. Zaten bu koşuya katılan insanların %90 'ı amatör ve 7K onlar için hiç de fena olmayan bir mesafe. Dolayısıyla parkur üzerine her 500m/1Km arası tabela koymak motive olmak, aynı zamanda nefes/enerji kontrolü yapmak açısından oldukça faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Üçüncüsü su istasyonları resmen sıkıntılıydı. Bir kez daha  Led tabelanın gerektiği bir noktaydı bu. Gecenin karanlığında binlerce insanın arasında koşuyorsan, koşucular tarafından önü istila edilmiş iki tane minik su istasyonunu es geçebiliyorsun. Kendi adıma 7K gibi bir mesafede zaten suya ihtiyaç duymuyorum fakat deli gibi susayan, ama istasyonu göremeden geçen birçok kişi olmuştur eminim.
Organizasyona dair başka bir eleştirim yok, hatta bu 3 konu dışında dediğim gibi çok başarılı buldum. Görsel şölen 10  numaraydı, Nike'ın dağıttığı çanta ve tshirt güzel gözüküyordu, nihayet pamuklu  klasik tshirt değil de koşu için tasarlanmış özel kumaş t-shirt veren bir organizasyon var. Geçen sene de bu konuda aynı şekilde davranmıştı Nike. Yine tebrik ediyorum kendisini. Bol Aferin.
New Balance Büyükada'da ne tshirt verdiler bilmiyorum ama, Eymir Gölü koşusunda verdikleri tshirt fiyaskoydu, aynı şekilde geçen sene  Vodafone Avrasya Maratonu Tshirtleri de rezaletti bence. Nike'a bakıp biraz feyz alsınlar. En basidinden şu örneği vereceğim; geçen sene Nike cadde koşusunda verilen siyah tshirtler tasarım ve kumaş açısından kaliteli olduğu için insanlar sevdiler ve benimsediler ki yarıştan sonrada spor esnasında veya günlük kıyafet üstüne tshirtü giymeye devam ettiler ve dolayısıyla bu insanlar üzerinden Nike şahane bir şekilde hem marka ve hemde organizasyon reklamını yapmış oldu. Kendim bizzat şahidim buna.  Geçen sene yapılan Avrasya Maratonu tshirtünü ise bir allahın kulunda görmedim yarıştan sonra.Yatıya gelen arkadaşlarıma veriyorum pijama niyetine...Vodafone Avrasya Maratonu için çalışan ekip; umarım izlemişsinizdir dün akşam gerçekleşen Nike Bağdat Caddesi koşusunu. Geçen seneye göre kendini çok daha iyileştirmiş, geliştirmiş bir organizasyon başarısına imza attı Nike. Umarım Vodafone Avrasya Maratonu 2013 organizasyon açısından geçen seneye göre daha bir eksiklerini tamamlamış olarak çıkar karşımıza kasım ayında. Hem gerilla koşup hemde utanmadan baştan aşağı incelemiş oldum koşuyu lakin genel olarak çok keyif aldığım için özellikle sıcağı sıcağına hemen yazmak istedim napiim:)

Tekrar tekrar Kadıköy insanına sevgiler, saygılar. Dün akşam ki şahane atmosferde onların inanılmaz desteği, koşucularla etkileşimi herşeyden daha güzeldi benim gözümde. Umarım böyle sahneleri bundan sonra başka koşularda da görürüz şehri-i İstanbul'umuz da:)

ps: görseller instagram'dan. çekenlerin ellerine sağlık.