Friday, June 29, 2012


Sporda ekip olmanın tadı bambaşka (İlk 21 k deneyiminden de alıntılar..)

Bundan yaklaşık 3 ay önce ben sporuma spor salonunda giderdim alırdım ipodu takardım kulağıma biraz koş bantta biraz cross birkaç yer, karın hareketi, duş al eve dön. Ne bir hocayı tanırdım ne birini tanırdım ne bir selam ne bir muhabbet ne bir program yazdırma. Asosyal olduğumdan değil tabii J normal hayatta sosyallik iyi seviyede ama nedense sporda böyleydi belki böyle daha iyi oluyor diye düşünüyordum ya da başka türlüsünü bilmediğim için. Arada kulubün aktivitelerine katılıyordum da o kadar.

Daha sonra Zumba derslerine gireyim dedim yine orada az çok insan görüyorsun hoca görüyorsun keyifli geçiyor. Hiç birşey düşünmüyordum Zumba yaparken, tek düşündüğüm bu ayağımı şimdi nereye atacağım, kollar nasıl oluyor, sıralama nasıldı kaçırdım... Sevdim, güzelmiş dedim birileriyle eğlenceli böyle hem dans hem spor.

Spor kulübünde 2 senedir Challenge adı altında aktiviteler düzenleniyormuş ben de bu sene öğrendim.  Bu seneki Challenge da Likya Yolu yürüyüşü. Nisan başlarında bir toplantı yaptılar hadi dedim gideyim ama kimseyi tanımıyorum hocaları bilmiyorum oturdum bekledim yine de. İlk başta imkansız gibi gözüktü (buna başka bir yazıda değineceğim ve Likya serüvenini daha detaylı anlatacağım) ama sonra neden olmasın dedim ve elemelere kadar antremanlara katılayım dedim. İlk hafta antremanlarda bir sürü tanımadığım insanla beraber spor yapmaya başladım. Yavaş yavaş tanışmaya başladık. Sohbet muhabbetler.. Ve ilk trekking aktivitesinde iyice kaynaşmaya başladık J Hocamız zaten süper bir insan, hem bilgili hem motive ediyor. Daha sonraki derslerde de artık o nerede o niye gelmedi aa geçen ders nerdeydin  gibi birbirimizi merak etmeye başladık. Antremanlardan artakalan zamanlarda denk gelirsek beraber koşmaya başladık dışarılarda. Zaten antreman gereği de Belgrad ormanına gidip yan yana beraber koşuyorduk hem sohbet oluyor arada hem birbirimize destek oluyoruz gerçekten koşu dediğin bana zor gelen spor daha keyifli oluyordu.

Benim için asıl deneyim Bozcaada Yarı maraton-10k koşu haftasonuydu. Eleme kriterlerinden biri de bu koşu turuydu. Belki garip gelebilir çoğu insana ama cidden önemli birşey sonuçta 9 gün boyunca Likyada beraber kalacağın kişilerle beraber bir tatil yapıyor gibisin o yüzden zorunlu tutulması çok da mantıksız değil. Ne derler insan insanı tatilde tanır, aynen öyle.  Orada gerçekten ekip çalışması olsun beraber konaklama hareket etme olsun çok güzel deneyim oldu ve başarıyla geçtik de bunu. İyice kaynaştık birbirimize ısındık :D Otobüs yolculuğu, kahvaltı sofraları, rakı masaları J denizde yüzmeler olsun. Artık bir grup bir ekip olmuştuk.

Bozcaada ile ilgili bir de şu var: Öncelikle ilk 21 k mı koşacaktım ve bozcaada parkuru da zormuş, hadi bakalım dedim yazıldık bir kere dönmek yok. Benim gibi olan iki arkadaşım daha var daha önce bu kadar koşmayıp ilk 21 k yapan ve benim hızımda olan: Bora ile Nuray çifti (Fotoğraftaki ekip). Dedik biz beraber koşarız yavaş yavaş en kötü yürürüz.  Başladık koşmaya 3 kişi o yokuşlarda cidden zorlanarak koştuk da koştuk. Benim hedefim hiç koşuyu bırakmamak ne olursa olsun yürüme hızı da olsa. 9 k ye kadar beraber koştuk güzelce yokuşlarda onlar bazen yavaşladılar ama ben gaza getirdim yürümesinler diye J 9k de benim dalağım şişti ağrısı başladı napacağım bıraksam mı bırakacağım galiba derken onlar bana hep destek oldular derin uzun nefes al, biraz yavaşla hadi diye diye atlattım ben o acıyı onlarla beraber. 15k geldiğimizde yokuşların çoğu bitmişti ama yorgunluk da başlamıştı. Onlar arkada kaldılar ben devam ettim hızımı çok kesmeden. Bu sefer tek kalmıştım, müziğim benimleydi ama nafile, yorgunluk insanı zorluyordu. 17kye geldim ama sanki kalıp, yürüyemeyecekmişim gibiydi. Bir yandan diyorum o kadar yokuşları çıktın hadi az kaldı 4k düz yol yaparsın, öbür yandan diyorum her yanım ağrıdı, çok yoruldum nasıl bitereceğim kimseler de kalmadı etrafta. O sırada koşuyu bitirip bisikletlerini alıp antremana çıkan bir ekip gördüm ( bu arada onları gördüğümde biri bana senin de böyle bisikletin olacak triatlon yapacaksın dese hahaha yok artık derdim – bu da başka bi konu olsun J) Onlar bağırdılar hadi çok az kaldı dayan diye. Bu beni anca 500 mt motive edebildi maalesef. Sonunu düşün diye diye zorladım. Sonra bir baktım bizim üç kişilik ekipten Bora beni geçiyor gelmiş yetişmiş onu görünce sevindim. Önce dedim depar mı yapıyor napıyor nasıl geldi J sonra meğer öğrendik power jelleri içmiş ondan böyle bastırmış J Neyse sonuçta onu görmek iyi geldi, ha gayret diye motive olurken bir baktım benim buddy Nuray yanıma geldi. O an onu görünce nasıl sevindiğimi anlatamam. Son 3-4 k bu sayede çok rahat geçti. Dedim ne güzel yaptı iyi yetişti geldi. Beraber koşmaya devam ettik. Son 500 mt de bizi gaza getiren diğer ekip arkadaşlarımız oldu hadi son güç basın 500 mt kaldı hadi diye. Nuray biraz önümde, ben biraz arkada kaldım. Son artık finishe yakın bastırdım, yandan bizim Likya ekibinden Dilek de geldi desteğe. Tuttum Nuray’ın elini şaşırdı hadi koş dedim o da Dilek’in elini tuttu finishe el ele girdik ve o zaman nefesim kesildi ağlamakla koşmanın sınırı zorlamak arasında kaldı nefes. Gittim hemen sarıldım onlara, sonra hocamıza.. Gerçekten çok güzel bir duyguydu.

Yani diyeceğim o ki, onlar olmasa bu kadar iyi geçermiydi? Sanmam. Tabiki insan buna alışmamalı belki yarın öbür gün tek başına koşabilirsin, koşmak zorunda olabilirsin, mesela uzun yarışlarda ama onların olduğunu bilmek bir yerlerde, seni destekliyor olduğunu bilmek, önünden o yolları geçmiş ya da arkadan gelip aynı şeyleri hissedeceklerini bilmek, aynı duyguları paylaşmak insanı mutlu ve motive ediyor. Bunun tadını çıkarmak lazım.

Şimdilerde aynı ekip beni gaza getirdi ve triatlet olmama vesile oldu. Biri kaskını verdi biri şortunu biri bisikletini. Hadi yaparsın diye diye triatlon yarışına katıldım. Kulübün triatlon takımına girip bir sürü güzel dostum oldu. Sabahları erkenden buluşup güneş daha yeni doğarken bisiklete binmeye başladık. Spor salonunu erkenden açıp beraber yüzmeye başladık.Akşam kulüpten en son çıkanlar olduk, spor sonrası sohbetler uzar oldu tatlı tatlı. Haftasonu yarış sonrası mangal planları... Seneye hep beraber IRONMAN70.3 yapma planları... Hem spor hem arkadaşlık hem keyif hem eğlence...

En güzeli de seni finishte bekleyen, seni son 100 mt de depara kaldıran, bitince etrafından kimse olmasa bile (aile,arkadaş,eş, sevgili) gidip sarılıp ağlayabileceğin, senin geçtiğin yollardan geçmiş çektiğin acıları bilen birilerinin, güzel insanların olması.

Ben şuan gerçekten spor yapmaktan çok keyif alıyorum ama en keyiflisi bunu güzel bir ekiple yapıyor olmak ve onlarla paylaşıyor olmak. Benim bu spora olan sevgimi de zaten en çok onlara borçluyum. Buradan da teşekkür ederim


11 comments:

  1. Bozcaada da 21K koşmak gerçekten her baba yiğidin harcı değil, onun için bir kez daha tebrik ediyorum seni Nazlı. ayrıca çok güzel bir yazı olmuş, hoşgeldin diyorum:) Likya Yolu yürüyüşüyle ilgili de detaylı bir yazıyı da dört gözle bekliyorum senden.

    Bunun dışında yazıda bahsettiğin ekip olma ruhu çok önemli. koşu her ne kadar bireysel yapılan bir spor olsa bile, birileriyle beraber hareket etmek, deneyimlerini paylaşmak, destek aramak ve bulmak çok güzel ve insanı her zaman motive ediyor. bu blogun da en büyük amaçlarından biri bu. koşumuzu, maraton takvimlerini, deneyimleri, iyi kötü bütün tecrübeleri paylaşmak. tekrar eline sağlık, yeni yazılarını heyecanla bekliyorum kendi adıma. Tugce.

    ReplyDelete
    Replies
    1. çok teşekkürler Tuğçe.. Bende heyecanla sizin yazıları ve bir sonraki ortak aktivitemizi bekliyorum :)

      Delete
  2. Naz'm canım buddym ne güzel bir yazı olmuş. Yüreğine,ellerine sağlık. Sen de olmasan acaba ben o 21K yı yoldan geçen at arabasına binerek bitirmez miydim:))) Koşuda seni yanlız bıraktığım anlar için üzgünüm..Çünkü çok çişim gelmişti :)) Çişimi yapıp hemen koştum geldim yanına. Benim finish anında elimi tuttuğun anda içimden birşeyler koptu sanki. İnanamadım, benim için o kadar güzel birşey yapmıştın ki bunun altında ezilmiştim.

    Senin azmine hayranım. En kötü bitiremezsek yürürüz dedik ama sen hiç yürümedin! Kendi sınırlarını zorladın.Bundan sonrası için de eminim half ironman de yapacaksın ve birgün ironman olarak da göreceğim seni..Bu zamanlarda hep yanında olacağım, seni destekleyeceğim. Seni seviyorum.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bitanesin :) bende seni seviyorum güzel yarışlarda finishe dogru hep elele olmak dilegiyle...

      Delete
  3. Nazzzz!... Ben mi delirdim yoksa senin azmin mi içimi burktu ağlaya ağlaya okudum yazdığın Bozcaada maceranı:)) Seninle gurur duydum... GO NAZLI GO!... Öptüm Kuzen:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Kuzenn :) çok sağoll... :) beni de duygulandırdın çok

      Delete
  4. nazliciim bilmem hatirlar misin ama ben hayatim boyunca agir spor yaptim (amerika'ya gelene kadar) ve guzel bir grupla spor yapmanin keyfinin hicbir seyde olmadigini o kadar iyi biliyorum ki;D ama gene de senin ifade ettigin kadar gusel anlatamazdim heralde!

    biraz da senin yaptiklarini gordukten sonra face'ten 1 bucuk ay once bende basladim tekrardan agir spor yapmaya, su anda yuzmek ve kosmak uzere yogunlasmis durumdayim ama bisikletide eklicem insallah rutinime... turkiye'ye geri donunce de umarim bi yarista katilirim sana;D

    durmak yok dewam o zaman! grsrz!

    Burcu Guldur

    ReplyDelete
    Replies
    1. Burcucum valla çok duygulandım o kadar uzun zaman görüşmesek de şuan bunları okumak beni çok mutlu etti.. Ne mutlu bana birşeyler katabildiysem.. Bisikleti ekle çok keyifli katılabilersen orada triatlonlara katıl oradada gruplar var güzel eminim ekip olarak yapabilecegin çok sanslısın unutma amerikadasın ve malzeme erisimin rahat ve uygun fazlasiyla yaris var parkurlar güzeldir, bisiklete binerken seni önemseyen insanlar var o yüzden kıymetini bilmeni ve iyi degerlendirmeni tavsiye ederim. Turkiyeye donunce beraber tabiki katılalım hatta belki kimbilir ben oraya gelirim beraber orada yaparız :) nede olsa vize var bende :)
      kendine çok ii bak sağlıklı güzel sporlar
      durmak yok tabii :)

      Delete
  5. Nazlı merhaba, henüz tanışmıyoruz ama keyifle okudum ve çok takdir ettim. Triatlona merakım yok ama ben de inşallah zamanla koşumu geliştiricem. Aslında ben de Likya parkurunu geçmek istiyorum.
    Bir ara bu blogun Istanbulda yaşayanları buluşup bir Belgrad yapalım aslında

    ReplyDelete
  6. bu istanbul'da koşan herkes avrupa yakasında mı yaşıyor yahuu?fenerbahceden başlayan ve coook uzaklara giden denize nazır adalara karşı oldukça keyifli bir sahil yoluda var anadolu yakasında.bilginize:)

    ReplyDelete
  7. herkese merhaba,
    tamamen tesadüflerle blogunuzu okudum. bir süredir aklimda olan sey kosmak kosmak sürekli kosmak.. ama yazilarin bir yerlerinde dediginiz gibi bahanelerim cok. hergün birini atiyorum ortaya.

    ama artik atmak yok.. bahane yok. yarin ilk isim kendime uygun bir ayakkabi almak olacak. ve size gelismeleri bildirecegim.

    ReplyDelete